Şap Salgını Türkiye’deki Hayvanları Vurdu: Laboratuvar İddiaları Gündemde
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, bu yılki şap salgınının daha ölümcül seyrettiğini belirtti. Eski Kars Akyaka Ziraat Odası Başkanı Engin Yıldırım ise sadece Akyaka’da 700 ila 800 arası hayvanın telef olduğunu açıkladı. Benzer bir tablo çizen Erzincan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Abiddik Karadağ da durumu endişe verici buldu.
Aydınlık Gazetesi’nin haberine göre, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Türkiye sınırına 16 kilometre uzaklıktaki Ermenistan’ın Stepanavan kentinde bir biyolojik laboratuvar kurdu. Laboratuvarda, Türkiye dahil çeşitli ülkelerden toplanan şap virüsü örnekleri üzerinde çalışmalar yapıldığı belirtildi. Laboratuvar direktörü Tatevik Stepanyan’ın açıklamasına göre, ABD’ye taşınmak üzere toplanan örnekler için özel izin alındı.
TÜRKİYE’DEN ALINAN ÖRNEKLER DENEYLERDE KULLANILIYOR
Belgelere göre, ABD Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ve Ermenistan Tarım Bakanlığı düzenli bilgilendirildi. Türkiye’den toplanan hayvan örnekleri üzerinde yapılan çalışmaların detayları ise henüz açıklanmadı.
Engin Yıldırım, üniversiteleri ve veteriner fakültelerini sahada aktif rol almaları konusunda göreve çağırdı. “Yeni doğan bebekler için takip yapılıyorsa, hayvanlar için de izleme sistemi kurulmalı” dedi. Uzmanlar ise laboratuvar faaliyetlerinin Türkiye’nin hayvan genetik yapısını etkileyebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
SONER YALÇIN YILLAR ÖNCE YAZDI: TÜRKİYE’DE HAYVANCILIK NASIL ÇÖKERTİLDİ
Son günlerde şap virüsüyle ilgili dış müdahale iddiaları tartışmalara yol açarken, Türkiye’de hayvancılığın yıllar içinde nasıl zayıflatıldığı da gündemde. Gazeteci Soner Yalçın’ın 2017 tarihli Saklı Seçilmişler adlı kitabı, et ve süt üretiminde dışa bağımlılığı derinleştiren süreci detaylı şekilde ele alıyor.
Yalçın’ın kitabında yer alan bazı bölümlerden biri şöyle:
“Türkiye’de hayvancılık nasıl yok edildi?
“Plastik ete” kimler aracılığıyla mecbur edildik?
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, 1980’li yıllardan sonra sığır ve tavukçuluk sektörlerinin öne çıkarıldığını belirtiyor. Dünya Bankası’nın destekleriyle küresel şirketlerin Türkiye’yi “iyi bir pazar” haline getirmek istediği süreçte, yerli koyun ve keçi yetiştiriciliği göz ardı edildi. Türkiye’de 1980’den bu yana sığır, manda ve koyun sayılarında ciddi düşüşler yaşandı. Bugün, yerli ırkların yerini ithal “meşhur ırklar” almış durumda.”
Dünya genelinde hayvan varlığına sahip olan ülkeler, Türkiye gibi azgelişmiş ülkelerde hayvancılıkla uğraşan insan sayısının azaldığına dikkat çekiyor. Batı ülkelerinde ise hayvancılık sanayileşerek büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin hayvancılık sektörüyle ilgili geleceği ise belirsizliğini koruyor.